Danimarka Gezisi

05 Mayıs'ta eşim ve arkadaşlarımızla Danimarka'ya gittik. Daha doğrusu Danimarka'nın başkenti Kopenhag'a gittik. Su kanalları, sarayları, limanları, bahçeleri, mimarisi ve en çok da ulaşımda bisiklet kullanmalarıyla beni etkileyen harika bir şehir. Danimarka'nın refah seviyesi çok yüksek olduğu her hallerinden belli oluyor. İnsanlar rahat, stressiz, kurallara uyan sessiz bir şehir. Nyhavn Limanı Danimarka’lı askerlerin 2 yılda kazarak açtığı bir kanal ve bu kanalın kenarlarında kafeler, barlar çokça var. Andersen’in evi de görebileceğiniz bu liman mutlaka ziyaret edilmelidir.

 Kopenhag'da şehrin merkezinde yer alan Tivoli bahçeleri 1843 yılında yapılmış. Tivoli bahçelerinde yapay göller, kafeler vebarlar bulabilirsiniz. Bu bahçede bir sürü ağaç ve çiçekle karşılaşacaksınız. Yemyeşil görüntüsüyle huzuru tanımlıyor.

Altta gördüğünüz fotoğraf ise Merkez Tren İstasyonu, otelimize çok yakın olduğundan her yere metro veya tren ile gittik. 

 Ny-Carlsberg Glyptotek Heykel müzesinde ise heykeller, resimler, eski mısıra ait eserleri görebilirsiniz. 

 Kanal gezisi yapan teknelere sıkça rastlıyorsunuz. 

 Kent merkezinde 1 km uzunluğunda olan Stroget caddesi ünlü markalarla dolu, Hermes, Louis Vuitton, Michael Kors vb...

 1800 kişilik Opera Binası

 Kraliyet Saraylarının bulunduğu alan o kadar sessiz ki, insan burada kimse yaşamıyor sanar. 

 Altta gördüğünüz yapı ise Frederik Kilisesi.Kraliyet saraylarına çok yakın ve mimarisi de bir o kadar güzel.

 Kopenhag'ın sembolü bu taşa otutturulmuş olan bronzdan yapılma Küçük Deniz Kızı heykelidir.

 Masallar şehri diye boşuna demiyorum...

 En çok ilgimi çeken bisikletleri oldu. Herkes bisikletle geziyor ve bisiklet yolları bizdeki gibi göstermelik değil. Bisiklet kullananlar ise kurallara uyuyor ve çocuklarına da aynısını öğretiyor. 

Danimarka gezimizin 1 gününü Malmö'ye ayırdık. Onu da yakında blogda yazacağım, şimdilik görüşmek üzere...