Bu aralar o kadar geziyoruz ki leyleklerle yarışır gibiyiz. Güneydoğu Anadolu gezisinden sonra Türkiye'nin en batısı Edirne'ye gittik. Günlük tur ilk olarak Meriç kıyısında yapılan kahvaltı ile başladı. Karaağaç mahallesi, Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi, Pazarkule Sınır Kapısı ile tura devam ettik. Sarayiçi mevkini gezerek, Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı er meydanını gördük. Tabi ki sadece dışarıdan çünkü er meydanı alanı sadece yarışmaların yapıldığı 1 hafta açık kalırmış. Sonraki durağımız II.Beyazid Külliyesi Sağlık Müzesi oldu. Sağlık müzesinde o yıllarda hastaların nasıl tedavi edildiği cansız mankenlerle anlatılmakta ve kullanılan eski sağlık aletleri, ilaçları sergilenmektedir. Selimiye Camisinden sonra en çok ziyaret alan yermiş. Bir sağlıkçı olarak uzun uzun gezmek isterdim. Turumuzun içerisinde Kapalıçarşı, Eski cami, Üç şerefeli Cami, Şükrü paşa Anıtı veTabyalar vardı.Her tarafı tarih olan şehir Türkiye'de birinci, dünyada ise Floransa'dan sonra metrekareye en çok tarihi eser düşen şehirmiş. O kadar doğru ki başını nereye çevirsen bir eser ile karşılaşıyorsun.
Edirne denince ilk akla gelen tarihi eserleri kadar ciğer tavası da olunca yemeden geçmedik. Hoş benim için ciğer söz konusu olunca gerisi teferruat kalıyor. Cips şeklinde kızarmış ciğer yanında yağda kızartılmış biber ve peynir helva mımmmm...
Edirne için diyebileceğim bir diğer şey ise şehir çok temiz, esnafı çok güleryüzlüydü.
ohh ne güzel gezmişsin sefan olsun :)
YanıtlaSildarısı bizlerin başına...